Açıklanamayan İnfertilite Nedir?
Gebeliğe engel olan tüm sebeplerin araştırılıp hiçbir sebep bulunamadığı durumlarda açıklanamayan infertiliteden bahsedilir. İnfertil çiftlerin %10 ile %30’unda görülür.
Eğer erkekte sperm değerleri normal, kadında yumurtlama tespit ediliyorsa, tüplerinden en az biri açıksa ve rahim içinde gebeliğe engel bir problem yoksa açıklanamayan infertilite tanısı koyulabilir.
Günümüzde infertilite araştırmasında artık postkoital test, luteal faz defekti tanısı için endometrial biyopsi ve tanısal laparoskopi gibi işlemler terk edilmiştir.
Evli bir çifte açıklanamayan infertilite tanısı koymak için en azından aşağıdaki testlerin hepsinin yapılmış olması gerekir:
• Ovülasyon (yumurtlama) testi: ovülasyon döneminde yapılmış serum progesteron veya idrarda LH testi gibi testler ve beraberinde TSH ve prolaktin ölçümleri
• HSG (histerosalpingografi): Tüplerden en azından birinin açık olduğunu gösteren ilaçlı rahim ve tüp filmi
• Erkekte sperm testi
• Yumurtalık rezerv testi: AMH veya ultrasonda antral folikül ölçümü, bazal FSH ve E2 gibi testler
• Rahim içinde bir patolojinin olmadığının ultrason ile gösterilmesi
Açıklanamayan infertilite hastalarında yukarıda sayılan standart testlerle gösterilemeyen gizli yumurtlama problemleri, tüplerin işlevleri ile ilgili sorunlar, fark edilmemiş bir endometriozis hastalığı veya erkeğin spermlerinde testlerde görülemeyen bozukluklar olabilir. Bazı çiftlerde de cinsel ilişki sıklığı yeterli olmayabilir ya da cinsel birleşme yumurtlama zamanına denk gelmiyor olabilir. Bu durumunda göz önüne alınarak çiftlerin bu yönde sorgulanması gerekir.
Açıklanamayan infertilitesi olan çiftlerde gebelik şansını etkileyen en önemli faktör kadının yaşı ve infertilite süresidir. Genç çiftlerde ve infertilite süresi kısa olanlarda kendiliğinden gebelik şansı yüksektir. Ancak kadın yaşının >35 olması, infertilite süresinin 3 yıldan uzun olması gibi durumlarda doğal yollardan gebelik şansı azalır. Böyle hallerde tedaviyi ertelememek gerekir.
İnternet üzerinde bazı web siteleri kadın yaşı, hamile kalınamayan süre, daha önce hamile kalıp kalmadığı ve erkeğin sperm hareket oranı gibi sorulara verilen cevaplara göre çiftlerin 1 yıl içinde hamile kalma şansları hakkında olasılık değerlendirmeleri sunmaktadır (https://www.freya.nl/probability.php).
Çiftin 1 yıl içinde hamile kalma şansı %30’dan daha az ise aktif tedaviye başlanması önerilmektedir. Eğer hamile kalma şansı %30’dan yüksek ise 6 ay 1 yıl kadara bir süre daha kendiliğinden gebelik için beklenebilir. Bu bekleme süresini tercih eden hastalar bu sırada sigara ve alkolden uzak durmaları, ideal kiloda olmaları ve düzenli egzersiz yapmaları ve sağlıklı beslenmeleri konusunda bilgilendirilmelidirler. Bu sırada folik asit ve iyot desteği almaları da önemlidir. Ayrıca gebelik öncesi genel bir jinekolojik muayene, seroloji testleri, aşılanma durumları (özellikle Rubella – suçiçeği aşısı), servikal kanser taraması gibi testlerin ve diğer incelemelerin de yapılmış olması gerekir.
Tedavi
Tedaviye başlamadan önce hastanın yaşı, infertilite süresi, daha önceden gebeliği olup olmadığı gibi faktörler belirlenmeli, evli çift ile olası tedaviler, başarı şansları, uygulanacak tedavinin yan etkileri ve beklentiler detaylı olarak konuşulmalıdır.
Yaşı genç, infertilite süresi kısa ve yumurtalık kapasitesi de iyi olan çiftlerde 6-12 ay süreyle doğal gebelik beklenebilir. Aktif tedaviye karar verilen hastalarda ise genellikle ilk olarak klomifen sitrat veya letrozol gibi ağızdan kullanılan haplar veya gonadotropinler gibi iğnelerle yumurta geliştirip (ovaryan stimülasyon) ve intrauterin inseminasyon (IUI – aşılama) yapılabilir. Bu tedavinin başarı şansı doğal gebelik şansına göre biraz daha yüksektir. Ancak başarı şansı tedavi başına ortalama %10-15 arasındadır. İki veya 3 deneme sonrası bu tedavi ile gebelik elde edilemeyen hastalarda tüp bebek tedavisine geçmek gerekmektedir. Bazı çalışmalar ise aşılama tedavisinin başarı oranının düşük olması nedeniyle doğrudan tüp bebek tedavisi önermektedirler. Ortalama olarak 3 aşılama tedavisinin toplam başarısı 1 tüp bebek tedavisinin başarısı kadardır.
Ayrıca özellikle gonadotropin kullanılan aşılama tedavilerinde çoğul gebelik ve ovaryan hiperstimülasyon sendromu gibi komplikasyonların görülme sıklığı yüksek iken, tüp bebek tedavilerinde bu komplikasyonlar bugün hemen hemen tamamen ortadan kalkmıştır.